Uzun
süredir yerleşim merkezi olarak oldukça cezbedici bir konumda olan bu köyün
yerleşim tarihinin milattan önce 4000 yıllarında başladığı tahmin edilmektedir.
Bu kadar eski bir yerleşim yeri halinde olması oldukça zengin bir tarihi dokuya
sahip olmasına neden olmaktadır. Bu dönemlerden kalma lahitler ve mezarlar bu
yerleşim yeri içerisinde yer almaktadır. Zengin ve büyük bir tarihi dokuyu
içerisinde barındıran bu yerleşim alanı eşsiz manzarası ve doğası nedeniyle
oldukça rağbet gören bir yerleşim haline gelmiştir.
Eski
adlarından biri Levissi olan bu yerleşim yeri 14. Yüzyılda da önemini korumaya
devam etmiştir. Bu yıllarda Rumların buraya yerleşmesi ve yamaçlara birbirine
saygılı olan evlerin yapılmaya başlanması, buranın cazibesini oldukça
artırmıştır. Yapılan evlerin hiç biri elli metrekareden büyük değildir. Ancak
manzara ve ışık açısından birbirlerini gölgelemedikleri için saygılı olarak
tabir edilmektedirler. Her evin kendi sarnıcı ve şöminesi bulunmaktadır. Hal
böyle olunca burası gün geçtikçe önem kazanan bir yerleşim haline gelmiş,
doğanın ve manzaranın tadını çıkarmak isteyen herkes buraya yerleşmeye
başlamıştır. Zamanla nüfus yirmi beş bine kadar ulaşmıştır.
Osmanlı
döneminde Rumlar tarafından çok fazla özen gösterilmeye ve tercih edilmeye
devam edilen bu yerde, zamanla dört bine yakın yerleşim için konutlar
oluşturulmuştur. Bu dönemlerde ihraç limanına olan yakınlığı sebebiyle de
sürekli göç almış bir yer halindedir.
Zamanla nüfus yirmi beş bine kadar ulaşmış ve burası kocaman bir
yerleşim yeri haline gelmiştir.
Bu durum 1922
yılına kadar devam etmiştir. Bu yıla kadar içerisinde barındırdığı okullar,
hastaneler, küçüklü büyüklü klişeler ve eşsiz güzellikteki evleriyle insanları
içinde barındırmıştır. Ancak patlak veren dünya savaşları sonucunda devletler arasında
değişmelere gidilmiştir. Yunanlar ile 1922 yılında imzalanan bir anlaşma
neticesinde nüfus değişimine gidilmesine karar verilmiştir. Bu karar
doğrultusunda Batı Trakya’da yaşayan Türkler ile burada yaşayan Rumların
değiştirilmesi sonucuna varılmıştır. Devletler arasında imzalanan anlaşma
mecburi göçlere sebep olmuş ve buradaki Rumların tamamının taşınmasına da neden
olmuştur. 1923 yılında buraya getirilip yerleştirilen Türkler yamaçtaki evlerde
kalmak istemedikleri için hemen aşağıda bulunan ovaya yeni yerleşim yerleri
inşa etmeye başlamışlardır. Buranın yapısına ayak uyduramadıkları için
Rumlardan kalan kısım ile Türklerin kurduğu kısım tamamen farklı bir yapıya
sahip olmuştur.
Değiştirilen
yapısı sebebiyle burası zamanla eski önemini kaybetmeye başlamıştır. Yerleşim
yeri Eski Kaya Köyü ve Yeni Kaya Köyü olmak üzere ikiye bölünmüştür. Eski Kaya
Köyü’nde bulunan yerleşim yerleri 1957 yılında gerçekleşen Fethiye depremi
sonucunda harabeye dönmeye yüz tutsalar da 40 kadar ev tarihi dokuyu yansıtır
halde ayakta durmaktadır.
Taşıdığı
tarihi mirasın yanında doğal güzellikleri de içerisinde barındırması sebebiyle
de son yıllarda oldukça cazip bir turizm merkezi haline gelmiştir. Gerek yerli
gerekse yabancı turistlerin dikkatini çeken bu yer bir turizm kenti olarak
hizmet vermeye başlamıştır. Son yıllarda bu doğrultuda gelişmeler göstererek
büyük adımların atılmasına sebep olmuştur.
Siz de bu yeri
merak ediyorsanız Fethiye’den altı kilometre boyunda uzanan Kaya yolunu
izleyerek bu yerleşim yerine ulaşabilirsiniz. İçerisinde barındırdığı eşsiz
tarihe hayran kalmamanız imkânsız olacaktır. Özellikle yamaçlara Rumlar
tarafından kurulmuş evlerin arasında dolaşırken kendinizi oldukça iyi
hissedeceğinizi söyleyebiliriz. Aynı zamanda bu dönemlerden kalan seramikler,
büyüklü küçüklü kiliseler ve şapeller oldukça ilginizi çekebilecek
niteliktedir. Bunun yanı sıra yamaçta inşa edilmiş evlerin arasından yamacın
tepesindeki şapeli görmek için yürüdüğünüz zaman burada eşsiz bir sürprizle de
karşılaşabilirsiniz. Ayaklarınızın altına serilen Ölüdeniz manzarası. Bu tarih
ve doğa kokan yeri görmek için daha ne bekliyorsunuz? https://www.firmasepeti.com/blog-detay/kaya-koy-un-milattan-oncesine-dayanan-tarihi-263.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder